Which row pleases God kücük

 

Hangi sıra gerçeği anlıyor?

Sevgili kardeşlerim, sınanmanız için size giydirilen ateşten gömleği, size garip bir şey oluyormuş gibi yadırgamayın.
Tersine, Mesih’in acılarına ortak olduğunuz oranda sevinin ki, Mesih’in görkemi göründüğünde de sevinçle coşasınız.
Mesih’in adından ötürü hakarete uğrarsanız, ne mutlu size! Çünkü Tanrı’nın yüce Ruhu üzerinizde bulunuyor.
1.Petrus 4:12-14
Sizi havra dışı edecekler. Evet, öyle bir saat geliyor ki, sizi öldüren herkes Tanrı’ya hizmet ettiğini sanacak.
Bunları, Baba’yı ve beni tanımadıkları için yapacaklar.
Yuhanna 16:2-4

 

Hangi sıra gerçeği görüyor?

  Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos’a karşı dişlerini gıcırdattılar.
Kutsal Ruh’la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı’nın görkemini ve Tanrı’nın sağında duran İsa’yı gördü.
‹‹Bakın›› dedi, ‹‹Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu’nun Tanrı’nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.››
Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos’a saldırdılar.
Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos’a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar.
İstefanos taş yağmuru altında, ‹‹Rab İsa, ruhumu al!›› diye yakarıyordu.
Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: ‹‹Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!›› Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.
Elçilerin İşleri 7:54-60

 

Hangi sıra sonsuza dek kalacak?

Mesih’in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
Yazılmış olduğu gibi: ‹‹Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, Kasaplık koyun sayılıyoruz.››
Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.
Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.
Romalılar 8:35-39

 

Hangi sıra Tanrı’yı hoşnut ediyor?

Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı’dan korkun.
‹‹İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babam’ın önünde açıkça kabul edeceğim.
İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam’ın önünde inkâr edeceğim.››
Matta 10:28.32-33

 

Şiir: Türkçe

İki sıra insan deniz kıyısı boyunca yürüdü,
Bu, dünyanın gözyaşı dökeceği bir günde oldu,
Bir sırada katiller doğru yaptıklarını düşünüyordu,
Diğer sıradaki masumlar ışığın gerçek çocuğuydu,

Bir sıra ellerindeki bıçakları havada sallıyordu,
Diğer sıra, savunmasız, elleri boş, bağlı duruyordu,
Bir sırada yarıklar ölümcül bakışları gizliyordu,
Diğer sıra hayat dolu gözlerini göklere çeviriyordu,
Bir sıra kararlı duruyordu, ölümü getiriyordu,
Diğer sıra diz çökmüş vaziyette, cenneti selamlıyordu,
Bir sıra sefil ve alçak tehditler püskürtüyordu,

Diğer sıra Tanrı’nın esenliği ve sükunetini yayıyordu,

Bir Soru…
Kim kimden korkuyor?

Cennetin aralandığını gören turuncu sıra mı?
Yoksa zihinleri kötülük dolu olan siyah sıra mı?

—————————————–

 

Deutsch:

Zwei Reihen Männer liefen am Meer entlang
Am Tag, als die Welt um ihre Fassung rang.
Eine Reihe Mörder, die dachten sie tun recht,
die andere unschuldig – Söhne des Lichts.
Die einen hielten in Händen die Messer hoch,
Die anderen mit Händen gebunden, ganz wehrlos.
Eine Reihe lief mit starren Augen verdeckt,
Die andere mit Leben nach oben geblickt.
Die einen wie Sargträger der Toten,
Die anderen knieend sehen den Himmel oben.
Die einen mit elendem Drohen am Schafott,
Die anderen mit Frieden und Ruhe von Gott.

Wir wollen wissen …

Wer fürchtet wen?

Die in orange sehen den Himmel offen und erlöst,
Die Elenden in schwarz, gebrochen und sehr bös.

—————————————–

 

English

Two rows of men walked the shore of the sea,
On a day when the world’s tears would run free,
One a row of assassins, who thought they did right,
The other of innocents, true sons of the light,
One holding knives in hands held high,
The other with hands empty, defenseless and tied,
One row of slits to conceal glaring-dead eyes,
The other with living eyes raised to the skies,
One row stood steady, pall-bearers of death,
The other knelt ready, welcoming heaven’s breath,
One row spewed wretched, contemptible threats,
The other spread God-given peace and rest.
A Question…
Who fears the other?
The row in orange, watching paradise open?
Or the row in black, with minds evil and broken?
—————————————–

 

Spanish

Dos filas a la orilla del mar

Dos filas de hombres caminaron a la orilla del mar,

En un día cuando las lágrimas del mundo se derraman,

Una fila es de asesinos quienes piensan que hacen bien,

La otra de inocentes,  verdaderos hijos de la luz,

Una con cuchillos en manos levantadas,

La otra—manos vacías, indefensos, amarrados,

Una fila con ranuras entreabiertas escondiendo ojos muertos,

La otra con ojos vivos mirando al cielo,

Una fila de pie, todos firmes, portadores de muerte,

La otra arrodillada, lista, expectante del aliento del cielo,

Una fila escupe amenazas detestables y miserables,

La otra esparce dádiva divina de paz y reposo,

 

Pregunta:

¿Quién teme a quién?

La fila de uniforme negro con mentes malvadas y desquiciadas?

O, la fila vestida de naranja, viendo el paraíso abrirse?

—————————————–

 

Chinese

海岸上的两队人

两队人走过寂静的海岸
这一天全世界被泪水充满

一队自以为义,却散播冰冷的死
一队清白无辜,是真正的光明之子

一队高高举起手中的刀
一队手无寸铁,如被缚的羊羔

一队在细缝中隐藏死气沉沉的双眼
一队眼含热烈的生命,举目望天

一队稳稳站立,是阴间的抬棺人
一队静默屈膝,欢喜进入天国的大门

一队口中喷涌卑鄙的威胁话语
一队传扬上帝所赐的和平与安息

请问:
谁会害怕对方?

是这队望见天堂敞开的橘衣人,
还是那队心怀邪恶与残破的黑衣人?

—————————————–

 

Dutch

Twee rijen lopen langs de zee,
een dag waarop de wereld weent:
een rij bestaat uit moordenaars,
een rij uit goede maten;
een rij heeft messen in de hand,
een rij is, ondanks gebonden handen, sterk;
een rij ziet slechts door een oogkijkgat,
een rij houdt de ogen onverstoorbaar ten hemel gericht;
een rij staat en brengt de dood,
een rij knielt en is geheel gereed voor een ander leven;
een rij roept en schreeuwt en dreigt en tiert,
een rij heeft harten vol van rust en vrede.
Een vraag: wie vreest voor wie?
De rij met opgeheven hoofden,
de blik op de hemel gevestigd,
of de rij met het hoofd verhuld
in het zwart?

—————————————–

 

Français

En double rangée des hommes marchaient le long de la mer

Jour de larmes intarrissables sur le monde

D’un côté des assassins se pensant dans leur droit

De l’autre des innocents, véritables fils de la lumière

Les uns brandissant haut des couteaux

Les autres sans défense, mains nues et ligotées

Une rangée de cagoules masquant les yeux aux éclats de mort

L’autre lève vers le ciel des yeux aux éclats de vie

Puis les uns debout, figés, en porteurs funéraires

Les autres à genoux, offerts au souffle venu d’En-Haut 

Rangée des uns déversant des menaces, pitoyables, méprisables

Rangée des autres d’où émanent paix et repos, cadeaux de Dieu 

 

 

Une question…

Qui a peur de l’autre?

La rangée des formes noires, animée d’esprits brisés et voués au mal

Ou la rangée vêtue d’orange dont les yeux contemplent le paradis ouvert?

—————————————–